Anlaşılmayı mı istemeli yoksa anlamayı mı öğrenmeli

Bir fıkra anlatılır, yöresi önemli değil. İki arkadaş bir yabancı dil öğrenmeye niyetlenirler. Şöyle iyi olur, böyle kullanırız derken önlerine bir turist çıkar. Bir şeyler sormaya çalışır ama bizimkilerde tık yok, anlamıyorlar. Turist tüm bildiği dilleri dener ama olmaz. Bizimkiler söylenirler, adam 10 tane dil biliyor ama yine de bizimle anlaşamadı diye. Bu fıkranın kaynağını

PANORAMA - NEWS 18 Temmuz 2019 BLOG

Bir fıkra anlatılır, yöresi önemli değil. İki arkadaş bir yabancı dil öğrenmeye niyetlenirler. Şöyle iyi olur, böyle kullanırız derken önlerine bir turist çıkar. Bir şeyler sormaya çalışır ama bizimkilerde tık yok, anlamıyorlar. Turist tüm bildiği dilleri dener ama olmaz. Bizimkiler söylenirler, adam 10 tane dil biliyor ama yine de bizimle anlaşamadı diye.

Bu fıkranın kaynağını bilmiyorum ama bir gerçeğe parmak bastığı çok açıktır. Anlaşılmak ve anlamak tek taraflı, anlaşılamamak veya anlaşamamak ise çift taraflı eylemlerdir.

Anlamak için en azından muhatabın dilini bilmek gereklidir. Anlaşamayan muhataplar pek çok şey biliyor olabilirler ama birbirlerinin dilini bilmemektedirler.

Yani demektir ki, anlamak bilmektir.

Bilmek var, bilmek var, bir de bilmediğini bilmek var, tabii ki bilmediğini bilmemek de…

Bilmek ilginç bir kavramdır. Bilmediğini bilenler, bilmeye başlamışlardır. Bildim diyenler öğrenme kapısını kapatırlar. Bildiği ile amel etmeyenler kitap yüklü merkebe benzetilir Kuran’da. İncil’de ise, Allah’ın övünme olmaması için fakir ve ummîleri seçtiği belirtilir.

Bilgi hayatı kolaylaştırmalı, aksi halde gereksizdir, israftır hatta bazıları için zararlı bile olabilir. Mesela mikroplara odaklanan bir kişi elini defalarca yıkayabilir, hayatını yaşanmaz kılar.

Anlaşılmak insana huzur verir, sevindirir, mutlu eder. Ama anlayan hayatını, hatta hayatı yönetir. Anlamak, Efendimiz’i (SAV) anlamaktır, Kuran’ı hayatın içinde okumaktır, Allah’ı bilmektir.

Anlamak bilmektir ve öğrenmek için istemek gerektir. İsteyene herkes öğretir, isteyen her şeyden öğrenir, kuşlar fısıldar, fırtınalar uğuldar, yağmur şıpırdar, dostlar kıvranır, düşmanlar tokatlar, azarlar, hafife alırlar, alay ederler.

Muhatabımızı anlamak demek

-Söylemlerinin kaynağını bilmek demektir. Hangi akıma ne kadar bağlıdır, ne gibi  iyi veya kötü tecrübeleri vardır bilmektir.
-Söylemlerinin nedenini bilmektir. Amacı nedir, bize ne anlatmak ister, korkuları, beklentileri, zaafları nelerdir…
-Söylemlerinin etkileri neler olabilir öngörmektir. Beraber yolculuk yapıldığında hangi konularda problem olabileceği, hangi konularda nereye kadar beraberliğin mümkün olabileceğini bilmektir.
-Tüm yönleri ile durum değerlendirmesi sonucunda en yüksek faydayı elde etmek üzere nasıl bir duruş sergilenmesi gerektiğini bilmektir. Uzun bir süre sonra, belki de nesillerinden gelebilecek maslahati görebilmektir. Sanki söyleyiverince her şeyin güzel oluvereceği aldanmışlığı ile, sanki her şeyi en iyi bilir edası ile konuşup insanları gerçekten uzaklaştırmamayı, iletişimi devam ettirebilmeyi bilmektir.
-Neyi bilmesi gerekiyor ise onu bilmektir, hatta bilmemesi gerekiyor ise onu dahi bilmektir. Anlamak bilmektir, isteyen öğrenir, bilen yapar, yapan susar, Allah rahmetiyle hükmünü verir.

SEDAT İLHAN