Algı ile oluşan doğru ve yanlışlar

Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki insanların fikir ve düşünceleri defalarca değişebiliyor. Doğruların ve yanlışların bu kadar birbirine girdiği bir zaman dilimin de bulunuyoruz. Olaylara hepimiz bakıyoruz, ama ayrı pencerelerden. İnsanın bakmasından çok, baktığını nasıl algıladığı önemlidir. Muhakeme ve fikir yürütemeyen insanlar, dalgaların için de kalmış tekne gibi, bir sağa bir sola savrulur. İnandığı değerlere sahip

PANORAMA - NEWS 01 Mart 2017

Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki insanların fikir ve düşünceleri defalarca değişebiliyor. Doğruların ve yanlışların bu kadar birbirine girdiği bir zaman dilimin de bulunuyoruz. Olaylara hepimiz bakıyoruz, ama ayrı pencerelerden. İnsanın bakmasından çok, baktığını nasıl algıladığı önemlidir.

Muhakeme ve fikir yürütemeyen insanlar, dalgaların için de kalmış tekne gibi, bir sağa bir sola savrulur. İnandığı değerlere sahip çıkamazsa, sahip çıktığı değerlere inanmaya başlar. İnsanın kendi fikir ve düşüncelerine hangi kavramlar yakınsa onları kabul ederek, onları kendi doğruları olarak görür. Hayatını bu doğrultuda örgüler.

Olayları değerlendirirken daha önce kafasın da oluşturduğu doğrularla kritiğe eder. Sadece doğrunun kendi doğrusu olduğunu zanneder. Hadiselere geniş çerçeveden bakmazsa ve düşüncelerini sorgulamaktan korkarsa, hiç bir zaman kendisini geliştiremez. Dün doğru gördüğümüz olaylara bu gün yanlış diyebiliyoruz.

Büyük resme bakmak çok önemlidir. Çünkü resmin bir parçasına bakmak bizi her zaman yanıltabilir. Hangi kısmına bakıyorsak onun üzerinden fikir yürütmemiz, büyük resim hakkında yanlış düşünmemize sebep olabilir.

Mesela, sadece 2. kattan çocuğunu aşağıya doğru atmaya çalışan bir anneyi görseniz, annenin ne kadar zalim olduğunu düşünürsünüz. Ama büyük resim dediğimiz, yangının 1. katı sardığını ve bir üst kata doğru hızla ilerlediğini ve çocuğu aşağıya atmaya çalıştığınız yerdeki hava yastığını da görmezseniz, olaylara dar çerçeveden bakmış olur, anneyi suçlu olarak görürsünüz.

Bir başka etken ise sevgidir. Düşüncelerin şekillenmesinde sevgi de çok önemlidir. Sevenin gözü kördür derler. Kişi sevdiği insanların yanlışını görmez veya görmek istemez. Kendi fikrinin yanlış olduğunu bilir ama duygusal bağ dediğimiz sevgi bağından kopamadığı için mantığına ters düştüğü halde, yanlış üzerin de ısrar eder.

Hatta kendisini öyle inandırır ki doğrunun yanın da göründüğü ispatlamak için, kafasından sürekli alternatif doğrular araştırır. Bu tür düşünce yapısın da olan insanlara, yanlış düşündüğü konusun da ısrar etmemek lazım. Belki zamanın akışına bırakmak daha iyi olur. Bu süreçte sevgi ile oluşan ve doğru sandığı, bu yanlışları, yine sevgi ile yaklaşarak çözebiliriz. Bu çözüm biraz zaman ister. Sevgi zayıfladığı zaman doğruyu görmesi daha kolay olur.

Bu süreçte, karşılıklı fikir tartışmasına girilmemeli, yoksa karşı tarafı tamamen kendinden uzaklaştırma ihtimali yüksek olur. İnsan müziğini ve kendisini sevdiği bir sanatçının yanlışlığını görmez. Siz istediğiniz kadar sanatçının ahlak, fikir ve düşüncelerinin yanlış olduğunu anlatın, karşınızda ki muhatabınız da hüsnü kabul görmeyecektir. Yürümeye yeni başlayan çocuğun yanın da uzun süre destek çıkılıp yürümesini teşvik ettiğiniz gibi, bu tür kişilerin yanın da sabırla ve sevgiyle destek olarak yanlış sevgi bağını düzeltmek gerekir. Unutmayalım ki sevginin panzehiri, daha çok sevgidir.

Genel itibarı ile her toplum da kabul görecek bazı kavramlar vardır. Bu kavramları çok iyi kullanılırsa toplumun büyük bir kısmını da etkileyebilirsiniz. Mesela toplumun sevmediği insanları, ülkeleri ve fikir akımlarını kullanarak insanların doğru görmelerini engelleye bilirsiniz.