Alevîlik bir ilim, irfân ve aşk okyanusudur. Marifet kapısına varıp da bu okyanusa dalan her bir âşık, hakîkat kapısının inci-mercânlarını çıkartıp cömertçe cümle tâliplere ikrâm eder. Söylediği her bir beyit gönülleri mest eder; kalmaz kalplerde dünyevî bir acı-keder. Hakk için alıp verdiği her bir nefes gerçeğin tüm berraklığı ile ifade edildiği bir mûsikî şâheserine dönüşür.
Hakk için alıp verdiği her bir nefes gerçeğin tüm berraklığı ile ifade edildiği bir mûsikî şâheserine dönüşür. Âşığın sarfettiği her bir ledünnî (tasavvufî) anlam, Bengisu gibi içinden geçtiği çölleşmiş toprakları çayır ve çimenlerle buluşturan bir Hızır dokunuşu olur.
Âşığın nefesi, su değirmenine su taşıyan dolap gibidir. Her şeyi canlandıran ve temizleyen su gibi sürekli gönüllere ölüm yerine hayatı, nefis yerine rûhu ve kötülük yerine de güzel huy, duygu ve düşünceleri taşır. Nefeslere sadece kulağını değil, gönlünü de veren insan, büyük bir coşkuyla insan olduğunu iliklerine kadar hisseder.
Bu manevî tecrübe hali, sevginin öylesine büyük bir coşkuyla yaşanmasıdır ki bir Alevî kimsenin cehenneme girmesini istemez. Gökyüzünü çadır yapıp da onun içerisine herkesi sığdıran Yunus gibi, her bir canı cennette görmek ister. Çünkü cennet yaratılışın sırrının tecellî edeceği Hakk’ın Cemâl ve Dîdâr’ının görüleceği yerdir.
Bu duyguları derinden yaşamak istiyorsanız gelin Alevî yolunun büyük Hakk âşıklarından Pir Sultan Abdal’a gönül kulağımızı verelim. Aşk ile Hüü…
Bülbül olsam varsam gelsem
Hakk’ın dîvânına dursam
Ben bir yanıl alma olsam
Dalında bitsem ne dersin
Sen bir yanıl alma olsan
Dalımda bitmeğe gelsen
Ben bir gümüş çövmen olsam
Çeksem indirsem ne dersin
Sen bir gümüş çövmen olsan
Çekip indirmeğe gelsen
Ben bir avuç darı olsam
Yere saçılsam ne dersin
Sen bir avuç darı olsan
Yere saçılmağa gelsen
Ben bir güzel keklik olsam
Bir bir toplasam ne dersin
Sen bir güzel keklik olsan
Bir bir toplamağa gelsen
Ben bir yavru şahan olsam
Kapsam kaldırsam ne dersin
Sen bir yavru şahan olsan
Kapıp kaldırmağa gelsen
Ben bir sulu sepken olsam
Kanadın kırsam ne dersin
Sen bir sulu sepken olsan
Kanadım kırmağa gelsen
Ben bir deli poyraz olsam
Tepsem dağıtsam ne dersin
Sen bir deli poyraz olsan
Tepip dağıtmağa gelsen
Ben bir ulu hasta olsam
Yoluna yatsam ne dersin
Sen bir ulu hasta olsan
Yoluma yatmağa gelsen
Ben de bir Azrâîl olsam
Canını alsam ne dersin
Sen de bir Azrâîl olsan
Canımı almağa gelsen
Ben bir Cennetlik kul olsam
Cennete girsem ne dersin
Sen bir Cennetlik kul olsan
Cennete girmeğe gelsen
Pir Sultan üstadın bulsan
Bilece girsek ne dersin