Adalet rengini saygıdan alır

Hayat da bir filmdir aslında, bir tiyatro, senaryosunu insanların tercihleri ile yazdığı. Tabii ki geçmişimizi anda yaşayarak geleceğimizi planladığımız. Farkında mıyız bilmem ama sürekli kararlar alırız, hükümler veririz, öyle değil de böyle olsa daha iyi olur deriz, iyilik dağıtırız, adaleti tesis ederiz kendimizce. Gerçekten suçluyu bulabildiğimize emin olabilir miyiz ? Suçluyu bulmak mıdır aslolan, suçluyu

SEDAT İLHAN 20 Nisan 2021 BLOG

Hayat da bir filmdir aslında, bir tiyatro, senaryosunu insanların tercihleri ile yazdığı. Tabii ki geçmişimizi anda yaşayarak geleceğimizi planladığımız.

Farkında mıyız bilmem ama sürekli kararlar alırız, hükümler veririz, öyle değil de böyle olsa daha iyi olur deriz, iyilik dağıtırız, adaleti tesis ederiz kendimizce.

Gerçekten suçluyu bulabildiğimize emin olabilir miyiz ? Suçluyu bulmak mıdır aslolan, suçluyu cezalandırmak mıdır ? Yoksa suçu önlemek mi olmalı amacımız ?

Yine filmlerden örnek vereceğim. Neden olabilir ki bu ? Hayatımı filmlerde mi yaşıyorum acaba? Suçlu diye hükmünü verdiklerimin masumiyetine inanmak istememek midir halim ?

Filmin adını hatırlamıyorum. Belki de sadece reklamını okudum veya bir dost anlatmıştı. Bir delikanlı suçlu olarak yargılanıyor, bir sürü tanık dinleniyor, suç sabit, herkes burnundan soluyor, vahşet kabul edilebilir gibi değil. Delikanlı sakin, yaptıklarından pişmanlık emaresi yok yüzünde. Birisi geliyor ve özür diliyor. Sokaklarda yaşadıklarına çare olamadık, sen kötü muamele görürken yanında olamadık. Sen iyi nedir bilemedin, sana anne kucağının sıcaklığını yaşatamadık diyor. Genç ağlamaya başlıyor.

Böyle bir olay olmuş mudur, senaryo nasıl kurgulanmıştır, bilemem. Suçlulara benzer bir anlayış ile yaklaşabilseydik hepsi pişmanlık duyar mı idi acaba ? Veya tersini de düşünebiliriz. Seri katil, azılı hırsız birisi, kendisini böyle bir sonuca iten yaşanmışlıklarını anlatsaydı, ona nasıl bir karşılık verebilirdik ?

Sanırım geldiğimiz noktadaki açmazımızın nedeni, sonuçları konuşuyor olmamızdır. Bir suç işlenmiştir, ortada mağdurlar ve suçlular vardır. Yüreklerin soğuması gerekmektedir. Suçlu olarak görünenlerin ne kadar suçlu olduğunu, pişman olup olmadığını net olarak bilme şansımız yok. Ancak verilen cezalar ile suçluların, ailelerinin ve dahi toplumun, topyekün tüm vicdanların acımaması da esas olmalı. Yani adalet, tüm bileşenler arasında denge sağlayabildiğince adalettir.

Adaletin toplum veya devlet tarafından gerektiği hassasiyetle sağlanamadığı durumlarda hiçbir kimse kendisini güvende hissedemez. Gücü yetenin herşeyi yapmayı hak gördüğü bir ortama sürüklenebilir insanlar. Herkesin kendi adaletini sağlama adına her şeyi yapmaya gayret ettiği bir karmaşa yaşanabilir. Bazıları haksızlıkları önlemeyi göze alamaz ise normal karşılamaya başlayabilir ki vahşileşmektir bir anlamda bu. Birilerinin yaşadığı acılara rağmen kendi gemisini yüzdürme adına yeni mağduriyetlere yol açmak sıradanlaşabilir.

Böyle bir duruma gelindi ise ne yazık ki söyleyecek çok fazlaca söz kalmamış olabilir. Bir bina düşünelim ki su terazisi kullanılmadan göz kararı ile yapılmış. Hangi taraftan bakarsan sanki o tarafa doğru yatık izlenimi veriyor. Bu binanın tamiri için dokunmak bazen olur ki yıkılmayı öne alabilir. Belki altında bile kalabiliriz. Yeniden yapmak bazen tamir etmekten daha kolaydır. Yıkıcı olmamak bir gerekliliktir tabii ki.

Herşey aslında bir ilk adım ile başlar, adaletin huzuru da, adaletsizliğin girdabı da. Belki de bu ilk adım saygı kavramına yüklediğimiz anlamda gizlidir. Söylemlerin kimin tarafından söylendiği, ne ifade ettiğinin önüne geçiyor ise mesela. Bir selam duyduğumuzda almadan önce kimin verdiğini arıyor isek eğer.

Aslında adalet saygının bir göstergesidir denilebilir. Güç ise saygı nedenimiz, güçlülere ise saygımız, güçlülerin adaletini tesis etme yoluna girmiş olabiliriz. İlmi kutsuyorsak eğer, bilgimiz ile hayatı kolaylaştırmak yerine bilmeyenleri yok sayıyorsak, bilenlerin her türlü şeyi yapabileceği bir dünyaya kapı açıyor olabiliriz. İnsan ise eğer saygı duyma referansımız, sadece insan olduğu için saygı gösterebiliyorsak, herkesin mutlu olabileceği, huzurla yaşayabileceği adaletin var olduğu bir sistem tesis edilebilir kendiliğinden, doğal olarak…