15 Temmuz’un gerçek hikâyesi

Bir memleketteki yüreksiz, ödlek, çıkarı için her türlü iş birliğine hazır adamları toplayıp, bildiğiniz tüm insani değerleri, adamlık haysiyetini hiçe sayarak bir iş tutun deseniz; ortaya 15 Temmuz darbe girişimi ve akabinde yaşanan olaylar çıkar. Neden mi? Çünkü, 15 Temmuz böylesi tabansız adamların alışageldikleri tatlı hayatı elde tutmak için aralarındaki ideoloji, mezhep, meşrep farkını bir

PANORAMA - NEWS 14 Temmuz 2019 BLOG

Bir memleketteki yüreksiz, ödlek, çıkarı için her türlü iş birliğine hazır adamları toplayıp, bildiğiniz tüm insani değerleri, adamlık haysiyetini hiçe sayarak bir iş tutun deseniz; ortaya 15 Temmuz darbe girişimi ve akabinde yaşanan olaylar çıkar.

Neden mi?

Çünkü, 15 Temmuz böylesi tabansız adamların alışageldikleri tatlı hayatı elde tutmak için aralarındaki ideoloji, mezhep, meşrep farkını bir yana bırakarak ortaklaşa giriştikleri haysiyetsiz ve kahpe bir girişimdir. 251 insanımızı ansızın hayattan kopartan bu kalkışmanın üzerinden üç koca yıl geçti.

Bu süre zarfında anladık ki 15 Temmuz devleti ve milleti için hayatını tereddütsüz feda eden, göğsünü kahpece sıkılan kurşunlara siper eden kahramanların destanı olduğu kadar; silah seslerini duyunca saklanan, darbe girişimi millet tarafından akamete uğratıldıktan sonra saklandığı delikten çıkarak meydanlarda bayrak sallayan sahtekârların utanç gecesiymiş.

15 Temmuz vesilesiyle ortaya çıktı ki alın teriyle ekmek parası kazanmaktan aciz bir avuç adam kendi aralarında kotardıkları sözde istişare tiratlarıyla devleti ele geçirmeye kalkışırken, işler sarpa sarınca eş ve çocuklarını bile bırakıp gerisin geri kaçmışlar.

Meğer 15 Temmuz eşkıya ve mafya bozuntularından vatansever, masum ve onurlu insanlardan ‘hain’ çıkarmanın, insanları doğup büyüdükleri topraklara küstürmenin, kardeşi kardeşe düşman etmenin de bir planıymış.

Öyle olmasaydı günlerce coşkuyla tuttuğumuz demokrasi nöbetlerinden sosyal medyada mesaj atmanın, siyasileri eleştirmenin suç sayıldığı bir korku ortamı doğar mıydı? Ay yıldızlar altında meydanları doldurarak birlik, kardeşlik ve barış yemini eden milyonlardan enküçük bir çıkar için birbirinin gırtlağına sarılan insanlar çıkar mıydı?

Figüranların rolü ne olursa olsun, demek ki senaryo bir şekilde Türkiye’nin geleceğini karartmak, gençlerin umutlarını çalmak için yazılmış. Öyle olmasaydı işlemedikleri bir suç için masum kadınları zindanlara doldurup, bebekleri mavi gökyüzüne hasret bir şekilde büyütür müydük?