BM İHYK Türk: Dünya genelinde, Çin’den Türkiye’ye ve Venezuela’ya kadar, sivil alan kısıtlanmakta, muhalefet susturulmakta ve barışçıl protestolar bastırılmaktadır.
İsviçre’nin Cenevre kentinde, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin (BMİHK) bugün başlayan 60’ıncı oturumu, İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk’ün açılış konuşmasıyla başladı.
Türk, farklı ülke yönetimlerinin muhaliflere karşı sergilediği tutumlara dikkat çekerek, “Dünya genelinde, Çin’den Türkiye’ye ve Venezuela’ya kadar, sivil alan kısıtlanmakta, muhalefet susturulmakta ve barışçıl protestolar bastırılmaktadır.” dedi.
İnsan haklarının, travmaları ve bölünmeleri aşmaya yardımcı olduğuna vurgu yapan Türk, “İnsan hakları, iklim krizinden teknolojik gelişmelere kadar zamanımızın zorlukları karşısında bize yol gösteren bir pusuladır. Ne var ki, haklarımızı zayıflatan ve baltalayan rahatsız edici eğilimler dünyanın dört bir yanında güç kazanmaktadır. Savaş yanlısı propaganda her yerde: askerî geçit törenlerinden kışkırtıcı söylemlere kadar. Ne yazık ki, barış geçit törenleri yoktur, barış bakanlıkları yoktur.” diye konuştu.
Türk, Hükümetlerin, hukukun ihlallerini görmezden geldiğinde, bu ihlallerin normalleşeceğine, hukuku tutarsız bir şekilde uygulandığında ise hukuki düzeni zayıflatacağını, hükümetlerin artık uyanmasının ve harekete geçmesinin zamanı geldiğini hatırlattı.
Farklı bölgelerde başlayan ve birçok insanın ölümüne neden olan savaşlara da değinen Türk şunları kaydetti:
“Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı daha da ölümcül hâle geldi. Temmuz ayında, Rusya Federasyonu cephe hattında ve ülke genelindeki şehirlere saldırıları yoğunlaştırdıkça, Mayıs 2022’den bu yana hiçbir ayda olmadığı kadar çok sivil öldü ve yaralandı. Son haftalar, savaşın başlangıcından bu yana en büyük hava saldırılarından bazılarına tanık oldu; ülke çapında insansız hava araçları ve füzelerle doygun saldırılar yeniden başladı ve yoğunlaştı. Sivillerin yaşamı için hayati önem taşıyan enerji sistemlerine ve diğer altyapılara yönelik kasıtlı saldırılar, uluslararası hukukun ağır ihlalleridir. Ukraynalı savaş esirleri ve keyfi olarak alıkonulan siviller, yaygın ve sistematik işkenceye ve kötü muameleye maruz bırakılmaktadır. İşgal altındaki bölgelerde Rusya Federasyonu, kendi hukuk ve idare sistemlerini dayatmakta, Ukraynalıların özgürce görüşlerini ifade etmelerini engellemekte ve hareket özgürlüklerini kısıtlamaktadır.
“İsrail’in Gazze gerşekleştirdiği soykırım”
İsrailin gazzede gerçekleşrtidiği saldırılarda onlarca kişinin hayatını kaybettiğini hatırlatan Türker şöyle konuştu:
“Gazze’de İsrail’in Filistinli sivilleri kitlesel şekilde öldürmesi; tarif edilemez acılara ve topyekûn yıkıma yol açması; yeterli hayati yardımı engelleyerek sivillerin açlığa mahkûm edilmesi; gazetecilerin, BM personelinin ve sivil toplum kuruluşu çalışanlarının öldürülmesi; ve savaş suçu üzerine savaş suçu işlemesi, dünyanın vicdanını derinden sarsmaktadır. Soykırım söyleminin açıkça kullanılmasından ve üst düzey İsrailli yetkililer tarafından Filistinlilerin utanç verici şekilde insanlıktan çıkarılmasından dehşete düşmüş durumdayım. Bölge barış için feryat etmektedir. Gazze bir mezarlığa dönüşmüştür. İsrail, 7 Ekim’de Hamas ve diğer silahlı gruplar tarafından gerçekleştirilen korkunç saldırıların ve rehinelerin hâlen alıkonulmasının ardından derin bir travma yaşamaktadır. Daha fazla askerîleştirme, işgal, ilhak ve baskı, yalnızca şiddeti, misillemeyi ve terörü besleyecektir. İsrail, Uluslararası Adalet Divanı tarafından emredilen adımları atmakla hukuken yükümlüdür.
“İdam cezaları”
“Dünya genelinde ölüm cezasının kaldırılmasına yönelik eğilim sürmektedir. Ancak, bazı devletlerde infazlarda endişe verici bir artış gözlenmektedir. İran’da, bu yıl şimdiye kadar bildirildiğine göre 840’tan fazla kişi idam edilmiştir ve bu rakam, geçen yılın aynı dönemine göre iki katından fazladır. Suudi Arabistan bu yıl en az 260 kişiyi idam etmiştir. Çin’deki idamlarla ilgili doğrulanabilir veriler bulunmamaktadır; şeffaflık ve reform çağrımı yineliyorum. Bununla birlikte, bazı devletler insan hakları hukukunu tamamen göz ardı etmekte ya da haklarımızı bir “seçmeli menü” gibi görerek işlerine gelenleri uygulamaktadır. Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’ne ilişkin en son raporumuz, tüm nüfusun vahşi baskı ve korku altında acı çektiğini açıkça ortaya koymaktadır. “
“Muhaliflere baskı ve susturma”
“Dünya genelinde, Çin’den Türkiye’ye ve Venezuela’ya kadar, sivil alan kısıtlanmakta, muhalefet susturulmakta ve barışçıl protestolar bastırılmaktadır.
Önemli bir örnek, Hong Kong Özel İdari Bölgesi’dir: burada, sivil topluma ve insan hakları savunucularına karşı kullanılan geniş kapsamlı ulusal güvenlik yetkileri, açık ve özgür bir kamusal alanın canlılığını ciddi biçimde kısıtlamıştır. Yetkililer, Endonezya, Kenya, Togo ve başka yerlerde protestoculara karşı orantısız güç kullanmıştır. Mısır’dan Rusya Federasyonu’na kadar basın özgürlüğü gerilemekte, insan hakları savunucuları kriminalize edilmektedir. Avrupa Komisyonu’nun 2025 Hukukun Üstünlüğü Raporu, bazı AB üye devletlerinde sivil alanın daraldığını gözlemlemektedir. Bazı ülkeler barışçıl protestoları kısıtlamakta, diğerleri ise STK’ların çalışmalarını engelleyen sınırlamalar getirmektedir.”
