Depresyon ve anksiyete bozuklukları... Almanya'da gençler arasında ruhsal hastalıkların sayısı artıyor. Bunun nedenleri koronavirüs pandemisine bağlanıyor.
Sağlık sigortası şirketi KKH için yapılan bir araştırmaya göre, depresyon ve anksiyete bozuklukları özellikle Z kuşağındaki genç insanlar arasında keskin bir artış gösterdi. KKH Hannover tarafından Salı günü bildirildiği üzere, 18-29 yaş arası kişilerde tekrarlayan depresyon sıklığı 2013 ile 2023 yılları arasında yüzde 130 oranında arttı. Dolayısıyla bu artış, sadece yüzde 56 civarında olan Alman nüfusunun genelinden önemli ölçüde daha yüksek…
Ayrıca gençler arasında anksiyete bozukluklarında çok daha güçlü bir artış görüldü. KKH için toplanan rakamlara göre, 18 ila 29 yaşındakiler arasında görülme sıklığı 2013 ile 2023 yılları arasında yüzde 42 oranında arttı. Nüfusun genelinde ise aynı dönemdeki artış yüzde 19 oldu. Sağlık sigortası, özellikle koronavirüs pandemisinden bu yana, anksiyete bozukluklarının genç insanlar arasında bir kez daha “orantısız bir şekilde arttığını”özetledi.
Nedeni yalnızlık mı?
KKH, depresyon ve anksiyete bozukluklarındaki artışı toplumda giderek artan yalnızlığa bağladı. Sağlık sigortası şirketi, bunun Z kuşağının ötesindeki insanlar için de bir sorun olduğunu açıkladı. Ankete göre, 18 ila 50 yaş arasındaki gençlerin yaklaşık üçte ikisi (yüzde 64) bazen kendilerini dışlanmış ya da yalnız hissediyor. Bu durumdan etkilenenlerin yarısı yalnızlık anlarında üzgün ve depresif hissederken, her dört kişiden biri de tükenmişlik hissine kapılıyor.
KKH uzmanı ve doktor Aileen Könitz, “Sürekli yalnızlık çeken kişiler, bunun sonucunda depresyon ve anksiyete bozuklukları gibi ruhsal hastalıklar geliştirebilir. Bu bir tür ‘kısır döngü'”dedi.
İş stresi gibi nedenler…
Sağlık sigortası şirketine göre, toplumda artan saldırganlık ve azalan empati, yalnızlığın temel nedenlerinden biri olabilir. Araştırma enstitüsü Forsa tarafından KKH adına yapılan bir ankette, zamanlarının en azından bir kısmında yalnız olan 18 ila 50 yaş arasındaki gençlerin üçte biri (yüzde 35) “sosyal etkileşimdeki değişimin” tetikleyici olduğunu belirtti. Örneğin iş stresi gibi nedenlerle sosyalleşmeye çok az zaman ayrılması daha sık bir neden olarak gösterildi.
Bu bağlamda KKH; koronavirüs pandemisi, Rusya- Ukrayna savaşı, enflasyon ve iklim krizi gibi çeşitli krizlerin sonuçlarına atıfta bulundu. İstikrarsızlık dönemlerinde belirsizlik ve hayal kırıklığı artar. Buna ek olarak, koronavirüs krizinden bu yana, kişiler arası iletişim birçok alanda video konferans veya çevrimiçi alışveriş gibi dijital alternatiflerle kalıcı olarak “değiştirildi”. Bu da insanları yalnızlığı körüklüyor.
Sosyal medya da tetikliyor
Bir diğer etken de özellikle gençler arasında sosyal medyanın “bazen aşırı” kullanımı. KKH, sosyal medyanın temasları sürdürmek ve fikir alışverişinde bulunmak için önemli bir yapı taşı olabileceğini vurguladı. Bununla birlikte, internette her yerde bulunan karşılaştırma ve yargılama büyük bir sorundur. Bu durum sadece kendilerini ustaca tanıtanların işine yararken, diğerleri içinse “memnuniyetsizlik, depresif duygular ve yalnızlık” tetikleniyor.
Forsa, KKH için Ekim ayının sonundan Kasım ayının başına kadar Almanya genelinde 1.002 kişiyle anket yaptı. Anket, sağlık sigortası kapsamında sigortalı olan kişilerin tekrarlayan depresyon ve anksiyete bozukluklarının sıklığına ilişkin verileri de içeriyordu.