Almanya’da 2025 yılında vergi alanında bir dizi değişiklik yürürlüğe girdi. Örneğin 2025 itibarıyla gelir vergisi, çocuk yardımı ve ev vergisinde yeni uygulamalar söz konusu olduğu gibi bira ülkesi Almanya’da hobi olarak bira üretenlerin bu yıl yüzü gülecek. Çünkü yılda 500 litreye kadar vergisiz bira üretebilecek artık.
Bilindiği gibi dünyada Almanya kadar karmaşık bir vergi sistemine sahip başka bir ülke neredeyse yok. 2025’te de vergi mükelleflerini bazı değişiklikler bekliyor. Ancak bazı konular hâlâ belirsizliğini koruyor. Alman vergi mevzuatında bu yıl planlanan değişiklikleri siz değerli okurlarımız için derledik:
TEMEL VERGİ MUAFİYETİ YÜKSELİYOR
01.01.2025 itibarıyla, Almancası Grundfreibetrag olan temel vergi muafiyeti yıllık 11 bin 784 Euro’dan 12 bin 096 Euro’ya çıkarıldı. Bu miktara kadar olan gelirler vergiden muaf tutulacak. Ancak bu sınırın üzerindeki gelirler için vergi ödemesi gerekecek. Evliler ve kayıtlı hayat arkadaşlıklarında bu miktar iki katına çıkıyor. Temel muafiyet, devletin asgari geçim düzeyini güvence altına almak amacıyla uygulanıyor.
ÇOCUK VERGİ MUAFİYETİNE 60 EURO ZAM
Federal Eyaletler Meclisi’nde 20.12.2024 tarihinde yapılan oturumda onaylanan Vergi Kalkınma Kanunu uyarınca, 2025 itibarıyla çocuk vergisi muafiyeti 60 Euro artarak yıllık 9 bin 600 Euro’ya yükselirken, 2026’da 156 Euro daha artarak 9 bin 756 Euro seviyesine çıkacak. Bu miktar, ebeveynlerin vergilendirilecek gelirlerinden düşülebilecek. Böylece, ödenecek vergi miktarı doğrudan azalıyor. Ancak çocuk vergi muafiyeti alındığında çocuk parası ödenmiyor. Vergi dairesi hangisinin daha avantajlı olduğunu otomatik olarak değerlendiriyor. Düşük gelir gruplarında genellikle çocuk parası daha avantajlı oluyor.
BAKIM MASRAFLARINDA VERGİ İNDİRİMİ
Çocuk bakımı aile bütçesini ciddi şekilde zorlayabiliyor. Ancak vergi dairesi çocuklu ailelere destek oluyor. Şu ana kadar, yıllık 6 bin Euro’ya kadar olan bakım masraflarının üçte ikisi, yani 4 bin Euro’su özel gider olarak vergiden düşülebiliyordu. 2025’ten itibaren bu oran yüzde 80’e çıkarıldı. Bu da vergi indiriminin en fazla 4 bin 800 Euro’ya çıkacağı anlamına geliyor. Geçen yıla göre bu miktar 800 Euro tutarında artmış oldu.
TAZMİNATLARDA ‘BEŞTE BİR KURALI’ DEĞİŞİYOR
Zayıf ekonomik gidişat nedeniyle Almanya’daki birçok şirket işten çıkarmalara başladı. Ancak işten çıkarılan bazı çalışanlar en azından tazminat alabiliyor. Bu tazminatlar beş yıla yayılarak vergilendirildiğinde, ödenecek vergi miktarı ciddi oranda düşüyor. Şu ana kadar işverenler bu “beşte bir kuralı”nı gelir vergisi hesaplamalarında doğrudan uygulayabiliyordu. Böylece çalışanlar hemen vergi avantajından faydalanabiliyordu. Ancak artık bu kolaylık sadece yıllık vergi beyanıyla mümkün olacak. Bu da çalışanların vergi iadesini çok daha geç alacakları anlamına geliyor.
SAĞLIK SİRGORTASINDAN GELEN BONUSLAR
Bazı sağlık sigortaları, sigortalıların düzenli olarak check-up yaptırmasını ya da spor salonuna gitmesini primlerle veya bonus adı altında yapılan ödemelerle ödüllendiriyor. Bu tür ödemelerin şimdiye kadar katkı veya prim iadesi sayılıp sayılmayacağı net değildi. Eğer yapılan bonus ödemesi prim iadesi sayılırsa, sağlık sigortası gideri düşer ve vergi indirimi azalır. Ancak artık yasa koyucu, yıllık 150 Euro’ya kadar olan bonusların iade sayılmayacağını netleştirdi.
KONUT MİRASINDA VERGİ ERTELEME
Bir kişi miras yoluyla ya da bağış yoluyla bir ev veya daire aldığında, akrabalık derecesine göre yüksek miktarda miras veya bağış vergisi ödemek zorunda kalabiliyor. Eğer bu vergiyi ödemek için mülkü satmak zorunda kalırsa, vergi ödemeleri 10 yıla kadar ertelenebilecek. Bu, hem kişisel kullanımda olan hem de kiraya verilen mülkler için geçerli olacak. Ayrıca miras durumunda faiz de uygulanmayacak.
BİRA VERGİSİNDE ESNEKLİK
2025’ten itibaren hobi amaçlı bira üreticileri yılda 500 litreye kadar bira üretimini vergisiz yapabilecek. Şu ana kadar bu sınır 200 litreydi. Ancak bu düzenlemeden çok fazla vergi mükellefinin etkilenmesi beklenmiyor.
SİYASİ PARTİ ÜYELİĞİ YÜZÜNDEN İŞİNİZDEN ATILABİLİR MİSİNİZ?
DEĞERLİ okurlarımız bugün size Almanya’daki iş dünyasına ilişkin ilginç bir konuya değineceğim. Başlıktan da anlaşılacağı üzere, konu, siyasi parti üyeliğinin çalışma hayatına olumsuz bir etkisinin olup olmayacağına ilişkin. Konuyu uzman hukukçu gözüyle irdeleyeceğiz. Ama şunu hemen baştan belirtelim; Bir çalışanın yalnızca bir siyasi partiye üye olması ya da o partiye sempati duyması, işten çıkarılması için yeterli bir gerekçe olamaz. Siyasi olaylara ilgi duyan ve bu alanda aktif olmak isteyen birçok kişi, bir partiye üye olmayı tercih edebilir. Peki bu üyelik iş yerinde sorunlara yol açar mı?
KEYFİ YASAKLAMA OLMAZ
Alman İş Hukuku uzmanı avukat Nathalie Oberthür, ntv Ratgeber platformuna yaptığı açıklamada, bir siyasi partiye üyeliğin başlı başına bir fesih gerekçesi sayılamayacağını belirtiyor. Üstelik, anayasal bir hak olan ifade özgürlüğü iş yerinde de geçerlidir. Bu nedenle işveren, çalışanların siyaset üzerine konuşmalarını keyfi şekilde yasaklayamaz.
Ancak, iş yerinde uygunsuz davranışlarda bulunanlar bazı sonuçlarla karşılaşabilir. Örneğin, iş yerinde huzuru bozan, diğer çalışanları dışlayan veya rahatsız eden bir kişi, bu nedenle işten çıkarılabilir.
DOĞRUDAN BAĞ KURULMAMALI
Bazı durumlarda özel hayattaki davranışlar bile iş yaşamını etkileyebilir. Uzmanlara göre bu durum genellikle, yapılan eylemle işveren arasında doğrudan bir bağ kurulabildiğinde geçerlidir. Örneğin, bir çalışanın şirket üniformasıyla tartışmalı bir gösteride yer alması ya da yasa dışı içerikler barındıran fotoğrafları sosyal medyada paylaşarak çalıştığı kurumu etiketlemesi, işveren açısından sorun teşkil edebilir.
SORUNLU DURUMLAR NEDİR?
Söz konusu olan açıkça aşırı sağcı bir partiye üyelikse, durum daha hassas hale gelir. Bu tür bir üyelik, işe uygunluk konusunda ciddi sıkıntılar ve soru işaretleri doğurabilir. Avukat Oberthür’e göre özellikle kamu hizmetinde çalışan kişiler, anayasal düzene bağlılık konusunda daha sıkı sorumluluk taşır. Dolayısıyla aşırı sağcı bir partiye üye bir kişi, devleti temsil eden bir pozisyon için uygun görülmeyebilir. Ayrıca, bu tür bir üyelik kişinin genel duruşunu ortaya koyduğu için bazı görevler açısından da problem yaratabilir. Örneğin, ırkçı söylemleriyle bilinen bir partinin üyesi olan bir kişi, göçmenlere hizmet veren bir kurumda çalışmak için kesinlikle uygun bir aday değildir.