Türkiye’yi Thalidomide faciasından kurtardılar

Thalidomide, azot ve karbon üzerine inşa edilmiş döngüsel bir moleküldür. Bu molekül 1952 yılında şuan Novartis olarak bildiğimiz Ciba adında bir şirket tarafından keşfedildi. Ciba, Thelidomide’nin hayvanlar üzerinde herhangi bir etkisini keşfedemediği için üzerinde pek durmadı ve 1956 yılında sabun firması olarak yola çıkmış olan, sonradan antibiyotik üretmeye başlayan Chemie Grünenthal şirketi tarafından Batı Almanya’da

ZEYNEP SENA SAYIN 23 Aralık 2021

Thalidomide, azot ve karbon üzerine inşa edilmiş döngüsel bir moleküldür. Bu molekül 1952 yılında şuan Novartis olarak bildiğimiz Ciba adında bir şirket tarafından keşfedildi.

Ciba, Thelidomide’nin hayvanlar üzerinde herhangi bir etkisini keşfedemediği için üzerinde pek durmadı ve 1956 yılında sabun firması olarak yola çıkmış olan, sonradan antibiyotik üretmeye başlayan Chemie Grünenthal şirketi tarafından Batı Almanya’da grip ilacı olarak satılmaya başlandı. İşin ürpertici kısımlarından biri ise Thalidomide’i bu firma için geliştiren kişinin, Nazi Almanya’sı döneminde etik olmayan kara humma deneyleri ile nam salmış bir Nazi olan Heinrich Mückter olmasıydı. Mückter’in danışmanları, sağ kolları da Nazi Almanya’sında etkin rol oynayan kişilerdi.

1957 yılında Thalidomide, Contergan adıyla sakinleştirici, uyku getirici ve aynı zamanda mide bulantısını alan bir ilaç olarak piyasaya sürüldü. Ve haliyle ilacı kullananların çoğu gebe kadınlardı. O dönemde ilaç reçetesiz satıldığı ve doktorlara tanıtım amaçlı olarak bolca verildiği için kısa zamanda büyük bir üne sahip olmayı başarmıştı. Ancak ilacın gebelikteki etkilerine yönelik yeteri kadar araştırma yapılmamıştı.

Yaklaşık bir buçuk yıl sonra fark edildi ki, bu ilacı kullanan gebe kadınların çocukları sorunlu doğmaya başlamıştı. O zamanlar bunun ilaçtan kaynaklandığı fark edilmese de, bu ilacın spesifik günlerde alınması spesifik gelişim sorunlarına yol açıyordu. İlaç gebeliğin 21. gününde alınırsa göz hasarı, 22. gününde alınırsa kulak ve yüz hasarı oluşuyordu. 24. günde alınırsa kollar oluşmuyordu. Ayrıca bazen bebekler parmaksız veya fazla parmakla doğuyorlardı.

PEKİ TÜRKİYE BU FELAKETİ NASIL ATLATTI?

İlaç ekonomik nedenlerden dolayı piyasaya sürüldükten uzun bir süre sonra Türkiye’ye ulaştığında, veteriner hekimi olan, bakterioloji üzerinde çalışmalar yapan Ordinaryüs Prof. Dr. Süreyya Tahsin Aygün’ün ve Ankara Üniversitesi farmakoloji kürsüsü başkanı Prof. Dr. Şükrü Kaymakçalan’ın Sağlık Bakanlığı’na verdiği bilgiler sayesinde ilaca ruhsat verilmedi. Kaymakçalan, ilacın toksisite analizinin yeterli olmadığını, Aygün ise eline geçen Thalidomide’ı kullanarak yaptığı deneylerde tavuk embriyolarında gelişim sorunları gözlemişti. Böylesine sağlam verilere dayanarak verilen kararların gücüyle Türkiye’de bir kişi bile bu faciadan etkilenmedi.